Bendeniz; Marmara Üniversitesi İletişim Fakültesi öğrencisi, bahsi geçen kuşağın üyesi ve Türkiye’de yaşayan bir gencim. Son zamanlarda en çok gündeme gelen ve kimsenin anlam veremediği topluluğun ne istediğine dair birkaç öngörüm var.
Z kuşağı nedir, kimdir, kimlerdendir? Bu nesli öncekilerden farklı kılan nedir? Neden hiçbir şeyden memnun olmayıp sorumluluk almaktan kaçarlar?
1960’lı yıllarda Amerika ve Çin gibi farklı iki kültürde büyüyen çocuklar, sosyal olarak birbirinden bağımsız iki grup oluşturuyordu. Günümüzde teknolojinin bu derecede gelişmesi özellikle sosyal medya platformlarının bu kadar popüler olması aradaki farkın azalmasında en büyük etken. Bu kuşak interneti herkes gibi kullanmıyor. Boş zamanlarında mobil oyunlar oynadığı, Tiktok/Instagram benzeri uygulamalarda akımlara uyduğu gibi İtalya’da konferans veren bir bilim insanını da araştırabiliyor. Maalesef kirlenen basın organları arasından, tarafsız ve güvenilir haber kanallarını araştırabiliyor. Ve yine internet üzerinden yaptığı araştırmalar sonucunda kendine en uygun mesleği bile seçebiliyor. Böyle bir durumda ebeveynlerin tamamen zararlı olduğu yönündeki düşünceleri doğrultusunda etkileşimi koparması ne kadar doğru?
Gençler çalışmıyor!
Bu topluluğa ‘’Sabırsızsınız, daha az çalışıp daha çok kazanmak istiyorsunuz.’’ deniyor. Önemli olanın çalışılan süre değil alınan verim olduğunu hatırlatmak isteriz. Verim için, kendimize uygun çalışma saatlerini ve mekânı ayarlamamız konusunda karşılıksız beklenti içerisindeyiz.
Biz esnek çalışma saatlerinin peşindeyiz, bu bizi daha az çalışkan ya da yaratıcı yapmaz. Günde 8 saat çalıştığımız monoton bir hayat, ömür boyu bir ev ve araba için çalışmak bizlere pek de mantıklı gelmiyor.
Times dergisi yazarlarından birine göre aha az sorumluluk alan, daha çok bireyselleşmiş ve daha kırılgan bir nesilmişiz. Peki, bunun nedeni nedir?
Z kuşağı neden umutsuz?
Cinayet, hırsızlık ve yolsuzluk, kadın - çocuk ve hayvanlara uygulanan şiddet, doğa katliamları, refah düzeyinin düşük olması, hastanelerin yetersiz olması nedeniyle sağlık ihtiyacının karşılanamaması, hayat pahalılığı nedeniyle bir kitabın bile alınamaması, serbest piyasa ortamında her gün artan konut fiyatları, otomotiv vergisi nedeniyle araç sahibi olamaması, en temeli beslenme ihtiyacını karşılamak için büyük bütçe ayırmak zorunda olması, katma değer vergisi oranının yüksek olması sebebiyle teknolojik cihaz dahi alınamaması, önyargılı toplumlar, cahil – yobaz düşünceler, insanların tahammül seviyesinin gün geçtikçe gerilemesi, dile getirdiği düşüncelerinin başına dert açıp açmayacağını düşünmek zorunda olması, gelecek kaygısı, işsizlik korkusu, aile baskısı, akran zorbalığı, depresyon – yalnızlaşma – kendini ifade edememe - insani ilişkilerde zayıflık ile başlayan psikolojik sorunlar karşı karşıya kaldığımız durumların bazıları. Daha nicesini gördüğümüz şu zamanda geleceğe yönelik hayallerde ayağımıza takılan taşlar olduğunu söylemek isteriz.
İşin özü Z kuşağının ne dersi ne de derdi bitmiyor. Elbette hayatta olduğumuz her gün yeni bir şey öğreneceğiz. Bizler kendimizi geliştirmeye açık, hevesli ve meraklıyız. Dertlerimizin bitmesini temenni ediyoruz.
Bizi dinlediğinizi ve anlaşıldığımızı hissettiğimiz nice güzel yarınlarda görüşmek üzere…